18 Eylül 2010 Cumartesi

Uzaktan Eğitim

İçinde bulunduğumuz çağda, bir toplumun, uluslar arası alandaki yerini ve etkinliğini belirleyen en önemli faktör, bireylerinin sahip olduğu eğitim düzeyidir. Günümüzde “gelişmiş ülkeler” olarak nitelendirilen devletlerin ortak özelliği, iyi eğitim almış insanlardan oluşan bir tabana sahip olmalarıdır. Bu taban, onların nitelikli işgücü kaynağını oluşturur. Bu ise, düşünce, sanat, bilim, teknoloji ve ekonomi alanlarında gelişimin sürekliliğini sağlar.

Gelişmek isteyen bir toplumun bireylerini eğitmesi şarttır. Gelişmiş ülkeler tarih boyunca bu konu üzerinde titizlikle ile durmuşlar, sadece insanlarına eğitim vermekle kalmayıp, eğitim kalitesini ve olanaklarını da sürekli arttırmaya çalışmışlardır. Yüzyıllar boyunca uygulanan klasik eğitimi (okuldaki sınıflarda verilen dersler) gelişen teknolojiden de faydalanarak devamlı desteklemişlerdir. Bu gelişim uzun bir süreç içinde gerçekleşmiştir. Günümüz toplumu, tarım çağından endüstri çağına kadar birçok büyük değişiklikten geçmiş ve “bilgi çağı” olarak nitelendirilen döneme girmiştir (Reigeluth,1995).
Bilginin paylaşımı ve insanlara ulaştırılması ile ilgili ilk gelişme matbaanın icadı ile yaşandı. Bu makine, kitapların kolay ve hızlı bir şekilde çoğaltılmasını sağladı. Kitapların bol ve ucuz oluşu insanların bilgiye ulaşmasını hızlandırdı. Yine matbaanın icadı ile gazete, dergi gibi sürekli yayınlar toplum hayatına girdi. Bilginin herkese ulaşmasını ve iletişimin artmasını sağladı. Bu bağlamda matbaa makinelerinin icadı o günden bu güne kadar alınan yolun ilk adımı oldu. ilk matbaa

Bugün bilgisayarın ve internet teknolojilerinin geliştirilmesi ve günlük hayatta kullanılması toplum üstünde matbaa makinesinin yaptığı etkiyi tekrarladı. İnsanlık önüne yeni bir çağ açtı. Şu an bilgi çağını yaşamaktayız. Bilgi ve iletişimi, hız ve kapasite bakımından akıl almaz boyutlara ulaştıran, insanları dünya çapında birbirine bağlayan internet artık hayatımızın vazgeçilmezi olmuştur. Bilgisayar ve internet teknolojilerinden devlet kurumları ve özel şirketler de faydalanmaktadırlar. Artık pek çok şeyin internetten yapılır hale geldiği görülmektedir.

Tüm bunlardan eğitim sektörü de etkilenmiştir. Çeşitli üniversiteler ve diğer eğitim kurumları resmi yazışmaları, duyuruları internet üzerinden yapmaya başlamışlar, sadece yazışma ile kalmayıp bilimsel konferans ve diğer akademik çalışmalarını da internet üzerine taşımışlardır. İnternet teknolojileri, yıllardan beri uygulanmakta olan uzaktan eğitim sistemini de etkilemiş ve sunduğu yeni olanaklar sayesinde bu sistem önünde yeni ufuklar açmıştır. e-öğrenme adı verilen yeni bir kavram ortaya çıkmıştır. Artık insanlar internet aracılığıyla, evlerinden ayrılmadan istedikleri eğitimi alma olanağına kavuşmuşlardır.
Uzaktan eğitimin internet üzerinden yapılmaya başlanması, öğretmen, öğrenci ve ders materyalinin bir araya getirilerek eğitimin yapılmasını sağlayan sanal ortamların tasalanmasını zorunlu kılmıştır. Bu amaçla çeşitli programlar yazılmıştır. Bu programlar Öğrenme Yönetim Sistemleri (LMS-Learning Management Systems) ortak adıyla anılmaktadır. Bu programların pek çok çeşidi bulunmaktadır. Bazıları ticari amaçlı olup lisans ücreti ödemek şartı ile kullanılabilir. Bununla birlikte ticari amaç gütmeyen, ücretsiz açık kaynak kodlu LMS yazılımları da bulunmaktadır. Özellikle açık kaynak kodlu yazılımlar üniversiteler için ayrı bir öneme sahiptir. Uzaktan eğitimin/e-öğrenmenin geleneksel öğrenme ortamlarına göre en büyük avantajı olan maliyet, açık kaynak kodlu yazılımların diğer artıları ile birlikte büyük ölçüde ortadan kalkmaktadır. e-öğrenmenin hızla gelişimi için açık kaynak kodlu yazılım kullanımının yaygınlaşması eğitsel kalitenin ve öğretim araçlarının gelişimini sağlamış ve bundan sonra da sağlayacaktır (Aydın ve Biroğul, 2008).

-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Turgut ARSLAN
Açık Kaynak Kodlu LMS Programlarının Yerel Ağ Üzerinde Uygulanması, Seminer, Danışman: Doç.Dr. Seyfettin Dalgıç
Trakya Üniversitesi 2010
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Bu yazıdaki kaynaklar:

Aydın, C.Ç. ve Biroğul, S., 2008, E-Öğrenmede Açık Kaynak Kodlu Öğretim Yönetim Sistemleri ve Moodle. Bilişim Teknolojileri Dergisi, Cilt:1, Sayı: 2, Mayıs 2008.
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Reigeluth, M.C. (1995). Educational Systems Development and Its Relationship to ISD, In Anglin G.J. (Eds.), Instructional Technology Past Present, and Future. Libraries Unlimited, Inc, Colorado.
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

17 Eylül 2010 Cuma

Yakut Gibi Çay


Yakut gibi çay, tavşan kanı değil bir bardak yakut kıvamında çay... İşsizlik, parasızlık, günlük hayatın sıkıntıları, bir türlü bitiremediğim tez, sorun üstüne sorun sorun üstüne sorun. Tüm bu sıkıntılardan kurtulmanın en iyi yolu hepsinin üstüne akşamları içtiğim bir bardak yakut rengi çayda saklı. Hem de ince bellide...
Tavşan kanı çay
Daha ilk bardağı yudumlamadan kokusuyla kendimden geçiyorum, tüm kaslarım gevşiyor. Sanki koca gün boyunca sıkılan ben değilim. Dünyadan yana hiç derdim yokmuş gibi, dünyaya dair ne kadar derdim varsa çayın dumanına katılmış onunla birlikte uçup gidiyor. Hele bir de içine bergamot katmışsan... Ben iki kaşık çaya yarım kaşık bergamot katarım. Onun keyfine diyecek yok. Akşam yemeği üstüne dünyadan yana tek sefam budur benim. İnce bellide çayımı yudumluyorum zevkten sarhoş olmuş vaziyet bön bön televizyona bakıyorm. Kavak yelleri diye bir dizi oynuyor.Kavak YelleriAklımda kalan son dert tasa zerreciklerini de televizyona bakarken uçuruyorum. Boşalıyor kafam. Bir grup gencin sorunlarını izlerken televizyonda, kendi dertlerimi tümden unutuyorum. Sanki ben yaşamıyorum artık onlar yaşıyor ben de izliyorum. Bir sezon boyunca başlarına ne çok şey geliyor. Ne çok macera yaşıyorlar. Hepsinden de bir şekilde kurtulmayı başarıyorlar. Tabii senarist onlardan yana. Ana karakterlere dokunmak yok! Onlar ölseler bile senaryo çevrilir geri gelirler. Benim senarist kimden yana acaba? Onu bir türlü çözemedim. Neyse çözmebilmemin imkanı da yok zaten. Fizik sorusu değil ya bu hayat!...
pelin-karahan
Aslı diye bir karakter var; "doktor hanım". Gözüm ona takılıyor sürekli. Zaten iyice gevşemişim; sarhoş olmuşum o mavi gözleri görünce öylece kendimden geçiyorum; iç geçiriyorum. Kocaman kocaman açıyor onları. Şaşkın şakın da bakıyor...O sahneleri direkt kadrajın ortasına alıyorlar. Herşeyin ortasında mavi mavi parlayan ışıl ışıl gözler... Sanki önce gözleri yaratılmış da yüzü sonradan tasarlanmış gibi... Memleketten gelen cevizleri hacamat edip çaya katık yapıyorum. Kalori duvarı diye birşey varsa şayet; çok şekerli çay yanında bolca ceviz ile bu akşam o duvarı kafalayıp duruyorum. Kendimden geçmişim; delicesine tıkınıyorum. Aklım başka yerde ruhum başka yerde, bedenim başka yerde... Biri "sorunlar var çözülecek" diyor (bu aklım oluyor) ruhum yetişiyor imdadıma kaçtığı yerden. "Boş ver!" diyor "olacak olan ne ise olsun! bırak taşları düşsünler düşecekleri yerlere!" Bedenim kayıtsız, sadece cevizleri tüketip çay içmekle meşgul. Benliğim ortada kalmış; aklımı, ruhumu, bedenimi toplama çabasında. İşin en ilginç yanı içimde bu kadar çok şey olmasına; tüm esen bu fırtınaya bu garip savaşa rağmen, dış görünüşüm dizi izleyen otuzuna merdiven dayamış garip bir adam. Sakin sakin çay içiyor, sizi izliyor. Şimdi bana sorabilirsiniz: Hani tüm dertlerini unutmuştun, nooldu? Bilmiyoum... Bir tarafım hala onlarla boğuşuyor bir tarafım hayatından memnun.YakutYakut rengi çayın zevkinde buluyorum teselliyi. Ama aklım, ruhum, bedenim, bu kargaşa... Düşününce hepten zehir ediyorlar yediğimi bana. Üç kuruşluk keyfim var onu da tasalarla bilenmiş düşüncelere kurban ediyorum sonra yazmak geliyor içimden. Diyorum ki "neden olmasın, neden yazmayayım?" Yazmak da bir çeşit dertleşme yolu değil mi? Kimseye anlatamıyorsan ya da anlatacak kimsen kalmadıysa yaz. Yazdıklarınla ışık tut karanlık dünyana. Dertlerin yarasa olmuşlar benliğinin en derin mağaralarında yer edinmişler. Oradan ciyak ciyak bağırıyorlar. Işık tut onlara. Kaçışsınlar oradan. Çıksınlar gitsinler içimden. Di mi?... Di!... O zaman yaz!... En iyisi yaz. Hiç olmazsa kendinle konuşmaktan iyidir. En azından delidir demezler senin için.